Sanatın Siyaseti

Siyasi olan yıkıcıdır fakat kesinlikle bir program dahilinde çalışır. 'Politik şiir' Türkiye'de neden sade ve anlaşılır olmak gibi bir mottoyu sahiplenmiş acaba? Nâzım Hikmet en kallavi örnek olsun: Orkestra şiiri standart bir şiir okurunun anlayacağı fakat halkın neredeyse hiç anlamayacağı bir şiirdir. Bu şiir; Divan şiiri, Ahmet Haşim ve bir cümle arkasındaki bütün bir gelenekle çatışır. Siyasidir, sanatın yıkıcı gücüne sahiptir. Nâzım Hikmet Orkestra'da yahut ona benzer birçok şiirinde gündelik siyasi tecrübelerden beslenir fakat asla sanatı onun için harcamaz. Şiiri anlaşılır kılmaya çalışırken onu sanatsız bırakmak ne garip. Arka planda Nâzım Hikmet'in yaslandığı Avangard; hayat ve sanat arasındaki çizgiyi kaldırma derdindeydi. Bizse böyle düşünerek sanat ve hayat arasındaki çizgiyi iyice geriyoruz. Mesafeler oluşuyor. Günümüzde "toplumcu gerçekçi" şairler Nâzım Hikmet'in "aktif gerçeklik" dediği düşünceden bir hayli uzaklar. Muhtemelen bu kavramdan da bir haberler. Ranciere haklı: "Sanat ancak sanat olduğu sürece siyasaldır. Ve yalnızca duyulur dokuları ve alımlanma tarzlarıyla, tüketim nesnelerinin statüsünden radikal biçimde farklılaşan nesneler ürettikçe sanatsaldır.”

Barbarları Beklerken 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Frantz Fanon ile Kalkınmayı Sömürgesizleştirmek (Benjamin Selwyn)

Çaresizce Susan'ı Aramak (Terry Castle)

Alexander Dugin'in Kozmik Savaşı (Matt Mcmanus)*