Sezen Aksu Tartışmaları Üzerine

Sezen Aksu’nun 5 yıl önce yazdığı şarkı sözleri üzerinden iktidarın beslemeleri tarafından  başlatılan “kutsalımıza hakaret” saçmalığı Erdoğan tarafından “dillerini  koparırız” tehdidiyle başka bir düzleme yükseldi.

Meselenin Aksu olmadığı açıktır. Faşist iktidarın gündem değiştirmek için bunu yaptığı söylemi ise durumun ciddiyetini hafife almaktır. Faşizmin genel karakteristiklerinden biri “kutsallık” mitleri üzerinden toplumu iktidarına yedekleme ve  “düşman”larına karşı mobilize etme gücüdür. ”Düşman” tanımı ise giderek genişlemektedir ve iktidara koşulsuz biat edenler dışında herkes hedeftedir. Bu sebeple Sezen Aksu üzerinden toplumsal muhalefetin kriminalize edilme çabasını boşa düşürmek için herkesin kendi meşrebince tepki göstermesi normal ve anlamlıdır. Buraya kadar bir sorunumuz yok.

Fakat mesele “Sezen Aksu Türkiye’dir” söyleminden tutun da Aksu’yu muhalif bir kahraman imajıyla taçlandırma noktasına geldi. Açıkça şunu belirtmek durumundayız. Sezen Aksu’yu faşizmin saldırısına karşı savunmak durumunda olmamız, Aksu’nun 12 Eylül faşizmini sevinçle selamladığını ya da 2010 referandumunda “yetmez ama evet” diyerek iktidarın faşizme giden yolunu açmasında sorumluluğu olduğu gerçeğini bize unutturamaz! Erdal Eren için yazılan bir şarkıyı seslendirmesine bakıp Aksu’dan muhalif sanatçı çıkaranlar Erdal’ın katillerini selamlayanın da Aksu olduğunu unutturamazlar! İşçileri ve yoksul halkı sırf Akp’ye oy verdikleri için tüm bu sürecin asıl sorumluları olarak görenler, aynı emekçi halk Akp’ye karşı tepki göstermeye başladığı anda halka “Akp’ye oy verirken iyiydi” diyen kibirli “entelektüel”ler  kalkıp Aksu’nun çok daha büyük “sorumlulukları” hatırlatıldığında bir zahmet bize ahkam kesmesinler!

Aksu’nun şiirinin 77 dile çevrilmesine haddinden fazla değer biçenlere, “direnişçi aydın geleneğimiz”in temsilcisi imajıyla kendine “gösteri”de yer kapmaya çalışanlara hatırlatmakta yarar var: Ruhi Su, Yılmaz Güney, Nâzım Hikmet ve birçok sanatçının, faşizme karşı direnişi her alanda büyüttüğü bu topraklarda Aksu’dan muhalif sanatçı çıkaramazsınız. Keza; Aziz Nesin, Yalçın Küçük ve birçok aydının 12 Eylül karanlığında Aydınlar Dilekçesi’ne imzacı olduğu, Barış Akademisyenleri’nin her türlü bedeli ödeyerek Kürt halkının yanında durduğu ve daha birçok örneğini tarihte bulabileceğimiz “direnişçi aydın geleneğimiz” içerisinde tarih size yer açar mı? Sanmıyoruz.

Sezen Aksu söz konusu olduğunda ortak bir bildiri hazırlayıp imza atan sanatçı ve entelektüeller başta olmak üzere günlerdir tek gündemi Aksu olanlara sormak istiyoruz: "Sezen Aksu asla yalnız yürümeyecek ve bizler bir kişi dahi eksilmeyeceğiz" diyebiliyorsunuz, itirazımız yok fakat Grup Yorum üyeleri Helin Bölek ve İbrahim Gökçek konserleri yasaklandığı, üyeleri sürekli gözaltına alındığı vb. taleplerle ölüm orucuna başladığında, günden güne ölüme yaklaştıklarında, şu dayanışmanın onda birini göstermeye cesaretiniz olsaydı “iki kişi daha” eksilmeyecektik belki de, haksız mıyız?

Faşizme karşı ezilenlerin ve sömürülenlerin çığlığı olmayı sürdüren entelektüelleri tenzih ediyoruz. Sözümüzün muhatapları bellidir:

“Bu ülkenin entelektüel damarlarında bok akıyor!”

Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Frantz Fanon ile Kalkınmayı Sömürgesizleştirmek (Benjamin Selwyn)

Çaresizce Susan'ı Aramak (Terry Castle)

Alexander Dugin'in Kozmik Savaşı (Matt Mcmanus)*