Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Genç Şair" Fikri Yaşlıdır

Resim
Güya "usta" isimler, "genç" insanlara öğüt veriyor. "Genç şair  ve yazarlara..." şeklinde başlayan cümleler iktidar belirtisidir, iktidar talebidir. Şu kadar zamandır bu öğütlerin salya sümük aktarımları edebiyatın hiçbir türüne katkı sağlamadı. Yine Abdullah Harmancı adlı güya "usta bir yazar" genç yazarlara öğütler sıralamış. Kanonik dergilerden başka bir yerde yazmayın, çöp olursunuz demiş. Biz bunu biraz ayrıntılı açıklayalım. Kanon, kendi iktidarını oluşturmak için her türlü yola başvurur. Reklam, imaj, övgü, ödül, ısmarlama köşe yazıları, söyleşiler, yayınevi tekelleşmesi, sansür, isim, mevki, patron, pazar... bu halkanın içinde olmak kolaydır, bir o kadar da zordur. Size bedel ödetirler. Bu bedelin adı başkasının kabilesinde araç olmaktan öteye geçmez. Biat kültürü, kesinlikle siyasî bir olgudur. Kanonik edebiyat dergilerinin çoğu bu biat kültürüne tabîdir. Editör, derginin peygamberidir. Yazarları elçi olarak görür ve keyfi ne zaman ister...

Sezai Karakoç Tartışmalarına Şerh

Resim
Sezai Karakoç tartışmalarına şerh: sanatın siyasetini elbette önemsiyoruz ve tabi ki tarafımız ezilenlerden yana. Yapıtından tutun da kişinin söylemlerinin tamamını kesinlikle ideolojik bir zeminde tartışabiliriz. Ancak görünen o ki okurlar ideolojik eleştiriyle yapıt eleştirisini aynı kefeye koyup tek potada eritmeye çalışıyorlar. Bu hem yanlış hem de toptancı. Söylemlerden anlıyoruz ki okur, okumadığı yapıtın eleştirisini yapma cüretini gösteriyor. Birķaç örnekle devam edelim. Özellikle "solcu" arkadaşlara Marksist Estetiğe tekrar dönmelerini öneririz. Bu arada solcu estetik diye bir şey yoktur. Çoğu okur bunu yapıyor. Yani tezler boşluğa savruluyor. Marx, Balzac gibi aristokrasinin her zerresini, her ayrıntısını yazmış bir yazara hayrandı. Kendi gerçeğini en açık ifadeyle anlattığı için. Marx, Balzac'ı bir çırpıda gerici ilan edip kenara çekilebilirdi. Biz de Marx'ı sıradan bir eleştirmen olarak anardık bugün. Ancak diyalektik bize bunu söylemiyor. Bugün karşılaştı...

Muhatapsızlık

Resim
Yayıncıların, dergicilerin, kolektif faaliyet yürüten grupların en büyük sorunu: muhataplarına karşı hangi üslupla yaklaşacaklarını bilmiyorlar. Üslup sizi yan yana getiren şeydir, oradaki anlamı dolduracak olan taraflar birbirini dinlemeli, birbirini ciddiye almalı en başta. Fakat bu ciddiyet ne yazık ki çoğu zaman unutuluyor. Selam verdiğimiz gündelik vasatlığını size boca etmeye kalkıyor. Siz yine de ciddiye almaya devam edip anlamaya çalışıyorsunuz. Bu sefer seviye o kadar aşağı iniyor ki  karşıdaki kişi her şeyiyle yukarıda olduğunu zannetmeye başlıyor. Silinen bir kavrama dönüşüyor üslup. Bu yüzden karşıdaki kurum, kişi ya da grup/gruplar üslupsuzluğu her an yaklaşabileceği bir samimiyet törenine dönüştürüyor. Halbuki biz bir kere demiştik: Dikenli Eli Tutmayanı Ciddiye Almayın! diye. Bu bizimle iletişime geçen yahut bizim iletişime geçtiğimiz insanlar için de geçerli. Çok duyuyor ve görüyoruz. Dergilere ve yayınevlerine eserlerini, yapıtlarını gönderen arkadaşlarımız dönüş a...

Kanonun Kısa Özeti

Resim
Bu ülkede gerçek bir entelektüel en başta entelektüel kanon tarafından dışlanır. Bu ülkede gerçek bir yazar en başta yazar kanonları tarafından görmezden gelinir. Bu ülkede kendi halinde yayın işleriyle uğraşan ve iyi işler çıkaranlar en başta yayın kanonları tarafından dışlanır. Çok uzatmaya gerek yok: bu ülkede 'bir yerde' olmak kanona tabii. Dertlerimiz aynı gibi gözüküyor. Ama asla aynı değil. Dertleri söylemde olanlar gerçekten dert paylaşmak istediğimizde bizi kanon adına yalnız bırakacaklardır. Bu ülkede bu işlerle uğraşıyorsanız en başta yalnız olacaksınız. Bunu saf bir romantizm olarak söylemiyoruz. Gündelik hayatınızda, sohbetlerinizde, sıkıntılarınızda sizinle aynı dertleri paylaşmayanlar ancak sizin derdinizin reklamını yaparlar. Bu kadar.

Kim Bu Barbarlar? (Manifesto)

Resim
Üç yıllık bir iç tartışma, anlama, biriktirme    sürecinin ardından Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi olarak bu manifestoyla kolektifimizin ana düşüncelerini ifade ediyor ve kamuoyu ile paylaşıyoruz • Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi sanatın özerkliğini savunur ve bu anlayışın mantıksal sonucu olarak kendini otonom bir vaziyet alma hali olarak tanımlar. Kolektif üyeleri tüzüksüz ve resmi olmayan, otonom bir düzeneğin içinde sanat çalışmalarını yürütürler. • Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi devrimci sanat akımlarının tarihsel mirasını eleştirel bir perspektifle sahiplenir. Avangard sanatın tarihsel birikiminin izinde “yeni olanı yap!” sloganını her türlü sanatsal üretiminin temel çıkış noktası olarak görür. Gelenekle kurduğu ilişki, toptan bir reddiye ilişkisinden ziyade onu içerip aşmak çabası olarak ifade edilebilir. • Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi yaşamı sanattan ve sanatı yaşamdan koparan tüm anlayışlarla arasına kalın bir set çeker. Sanatsal üretiml...