Sezai Karakoç Tartışmalarına Şerh

Sezai Karakoç tartışmalarına şerh: sanatın siyasetini elbette önemsiyoruz ve tabi ki tarafımız ezilenlerden yana. Yapıtından tutun da kişinin söylemlerinin tamamını kesinlikle ideolojik bir zeminde tartışabiliriz. Ancak görünen o ki okurlar ideolojik eleştiriyle yapıt eleştirisini aynı kefeye koyup tek potada eritmeye çalışıyorlar. Bu hem yanlış hem de toptancı. Söylemlerden anlıyoruz ki okur, okumadığı yapıtın eleştirisini yapma cüretini gösteriyor. Birķaç örnekle devam edelim. Özellikle "solcu" arkadaşlara Marksist Estetiğe tekrar dönmelerini öneririz. Bu arada solcu estetik diye bir şey yoktur. Çoğu okur bunu yapıyor. Yani tezler boşluğa savruluyor. Marx, Balzac gibi aristokrasinin her zerresini, her ayrıntısını yazmış bir yazara hayrandı. Kendi gerçeğini en açık ifadeyle anlattığı için. Marx, Balzac'ı bir çırpıda gerici ilan edip kenara çekilebilirdi. Biz de Marx'ı sıradan bir eleştirmen olarak anardık bugün. Ancak diyalektik bize bunu söylemiyor. Bugün karşılaştığımız hiçbir eleştiride Karakoç'un şiir poetikasını eleştiren tek bir paylaşıma denk gelmedik. Kabul edelim ya da etmeyelim Karakoç ikinci yeni damarından yola kalkıp kendi poetikasını oluşturmuş bir şairdir. (Ha Turgut Uyar neden solcu değil neden eylemler de değil diyenleri de gördük. Oraya bir gün geliriz.) Turgut Uyar'a yapmadığınız şeyi Sezai Karakoç'a yapamazsınız. Son olarak birkaç örnekle bu konuyu tamamlayalım. Ekim Devrimi'nin şairi Mayakovski, faşist Ezra Pound'un Sovyetler'deki yayıncısıydı. Acaba neden? Dünyaları taban tabana zıttı. Fakat Pound'un estetiği yeni bir dil sunuyordu demek ki. Bir örnek daha: Louis Ferdinand Celine Hitler yanlısıydı. Bugüne kadar okuduğumuz en iyi savaş karşıtı romanı o yazdı: Gecenin Sonuna Yolculuk. Biz bu yazarları okuduğumuz, tartıştığımız, eleştirdiğimiz yahut övdüğümüzde durduğumuz yerden bir şey kaybetmeyiz. Kavramlar kimsenin mülkü değil. Diyalektik kimsenin mülkü değil. Estetik kimsenin at koşturacağı yer değil. Sezai Karakoç üzerine yapılan politik eleştiriler kabulümüzdür. Ancak düşmanı eleştirirken bile  doğru taşı atmayı tercih ederiz.

"Sanat ancak sanat olduğu sürece siyasaldır. Ve yalnızca duyulur dokuları ve alımlanma tarzlarıyla, tüketim nesnelerinin statüsünden radikal biçimde farklılaşan nesneler ürettikçe sanatsaldır"

#sezaikarakoç

#barbarlarıbeklerken



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Frantz Fanon ile Kalkınmayı Sömürgesizleştirmek (Benjamin Selwyn)

Çaresizce Susan'ı Aramak (Terry Castle)

Alexander Dugin'in Kozmik Savaşı (Matt Mcmanus)*