Kayıtlar

Ekim, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DADA İÇİN: KÜÇÜK BİR GİRİŞ - Özkan Eroğlu

Resim
DADA İÇİN: KÜÇÜK BİR GİRİŞ Dada’nın 5 Şubat 1916’da Cabaret Voltaire’in kuruluşundan başlayarak ve tüm canlılığını ortaya koyarak, bilhassa anti burjuva bir tavır olduğunu söyleyebilmek olası, zira yine de bu konuya şüpheyle bakmakta yarar var. Aslında Dada, dünyada özellikle faşizmin ve savaşın dışında, bambaşka idealler için yaşayan insanların olduğunu hatırlatması yönünde önemli bir işleve sahip. Tam anlamıyla bir anti sanat mantığıyla hareket ettiğini de vurgulamak gerek. Almanya’da başta Berlin Dada olmak üzere, Paris ve New York’a dek uzanan Dada, özellikle Almanya’da Dışavurumculuk ile ortak bir alanda mücadele vermiş ve en önemlisi Dışavurumculuk’un (Ekspresyonizm)tinsellik teorisine bir karşı inançla yaklaşmış olup, bu yaklaşımı, kanımca önemli bir doğurganlığın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki, Dışavurumculuk, Dada’ya her şeyden önce diyalektik bir analoji olanağı sunmuştur. Bu analoji, Dada’nın bir tür kendini üzerinde sınadığı ayna olarak yorumla...

YARA, SANAT ve SİSİFOS - Dilek Değerli

Resim
YARA, SANAT ve SİSİFOS  Bazen zihnimizde bir delik varmış gibi olur. O deliği çer çöple, gündelik işlerle kapatmaya çalışırız. Yıllar geçtikçe o deliğin küçüldüğüne hatta kaybolduğuna mkendimizi inandırırız. Ama bir gece rüya dediğimiz o anı hortlatıcısı, yıllar önce yaşanılan kara sahneleri oynatıverir. Uyandığımızda delik yine büyümüş ve kalbimize kara irinler sızdırmaktadır. Çektiğimiz acının oluşturduğu yaranın, ilaç sanılan zamanla kabuk bağladığı düşünülür. Ama bir söz, bir rüya, bir şarkı, bizi kabuğun altına zihnimizdeki o deliğe indiriverir. Yaralar, kabuk bağlasalar da kabuğun altındakiü dehlizde yaşamaya devam ederler. Önemli olan yaralarımızdan, acılarımızdan öğrendiklerimizdir belki de. Miquel’de Unamuno’nın dediği gibi: “Acı, bilincin yoludur ve yaşayanlar onunla kendilerinin bilincine sahip olurlar.” İnsan yaşlandıkça ya da acı deneyimlerden sonra acıyla baş etmeyi ve yaşadıklarından ders almayı öğreniyor mu? Cioran’ın bir hastası ona şöyle diyor: “Benim acılarımın n...

Kıyıdasın Yine - Ferit Sürmeli

Resim
kıyıdasın yine renk yansımaları mavi suyun yüzeyinde; lacivert, siyah, beyaz çakım hızında art arda... renk yansımaları işte yanılsama olsalar keşke. martı çığlıkları, kanat çırpış sesleri yankılanıyor an be an ucu belirsiz denizde. martılar nerede? gömülmek üzereler. sarı gagaları görünüyor yalnızca. kanat çırpış sesleri kesiliyor, çığlıkları daha da bir yankılanıyor. gizli bir güç onları suyun deriliklerine çekiyor sanki. sanki değil yavaş yavaş gömülüyorlar. görüyorsun işte. kıyıdasın yine. tonlarca ağırlık var sanki ayaklarında. adım atamıyorsun bile. zorluyorsun kendini. zorladıkça da ayak kaslarında birikiyor tüm kanın. çöküp kalıyorsun öyle durduğun yerde. oturuyorsun sonra çaresizce ıslak kumların üzerine. renkler yansıyor çakım hızında bir lacivert, bir siyah, bir beyaz art arda. martılar gömülmek üzere... #BARBAROKUMALAR10 FERİT SÜRMELİ /  LA MİNİM Satın almak için tıkla!  

UYURGEZER SİTUASYONİST - Zafer Aracagök

Resim
UYURGEZER SİTUASYONİST Bir de şöyle düşünelim. Diyelim ki – iktidar karşıtı ya da destekçisi olmam farketmiyor bu aşamada – çalışarak kazandığım bir hayatım var. Görevim materyale form vermek ya da form verilmesine katkıda bulunmak. Bunu yapmak için bana canlılık veren özü kullanıyorum ve bu özü canlı tutabilmek, formunu koruyabilmem için onu beslemem gerekiyor. Durum şu ki, sadece gıdasal değil kültürel bir besinsizlikle karşı karşıyayım. Canlı tutmaya çalıştığım forma karşı açılmış bir savaş var. Formumu bozmamam gerektiği dikte ediliyor çünkü materyaliteye form vermek zorundayım ama gitgide bir başka forma, besinsiz yaşayabilecek bir forma evrilmeye tabi tutuluyorum. Hem gıdasal hem de kültürel açlıkla karşı karşıyayım. Daimi açlık yüzünden adeta bir uyurgezer olmuşum: uyanık ya da uyuyor olduğumu fark etmediğim, gerçek ile gerçek dışı arası bir yaşama mahkum olmuşum. Form ile formsuzluk arasında gidip geliyorum. Gösteriyi anlayacak takatım bile kalmamış. Tamamen formsuz olmaya bir ...